Geçmişte sahte nüfus cüzdanı, sahte pasaportla başkasının yerine işlem yapan insanları görmekteydik. Bu sahte evraklar üzerinde inceleme yapmak grafolojinin alanına girmektedir. Yine teknik bir konudur. El yazılarının bazı ortak özellikleri, aslında o yazıları yazanların karakterlerin de bazı ortak noktalara işaret etmektedir. Bu mantıkla, el yazılarından kişilerin karakterleri, kişilikleri hakkında yorum yapabilme işine grafoloji denir. Ancak günümüzde daha yaygın olan internet üzerindeki kimliğin başkası tarafında kullanılmasıdır. İnsanların artık bir gerçek kimliği bir de dijital kimliği(ID) bulunuyor. Uluslararası mecrada kullanılan Facebook platformu, Google’da ki hesaplar bunları örnek verilebilirken artık insanların bizi oradan tanıdığına hatta birçok yeni üyelik yapılırken Facebook hesabımızla giriş yaptığımız gerçeğini göz ardı edemeyiz. Yeni bir kullanıcı adı oluşturmamıza bile gerek kalmıyor. Aynı nüfus cüzdanı gibi uluslararası alanda kabul edilen bir kimlik haline geliyor. Bu duruma artı olarak bu kimliğe senin telefon numarandaki bağlı kişileri ve takvimini de aktarıyor. Dolayısıyla insanların dijital kimliği ele geçirildiği zaman onların yakın çevreleri, telefon defterleri hatta takvimleri bile ele geçirilmiş oluyor. Bu sayede o kişiler dijital ortamda senin yüzünü göremedikleri sesini duyamadıkları için senin gerçekten o kimliğin sahibi olduğunu da teyit edemiyorlar (Whatsapp’dan para isteme). Kimlik hırsızlığının tespiti için log kayıtlarının, kamera kayıtlarının ve kurumlardaki kayıtların silinmemesi için ilk 48 saat ve onu takip eden 1 hafta çok önemlidir. Ancak bu süreler dikkat edilmeden doğrudan savcılığa yapılan şikayetlerde resmi yazışmaların tamamlanması ve takibi yaklaşık 3 ay sürer. Bu kadar uzun bir süre sonra kayıtların bulunması imkansızlaştığı gibi suçun tespit edilmesi bir hayli zorlaşıyor.