Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak işgücünden çok beyin gücüne ihtiyaç duymamaya başladık.
Bu durumun iş hayatındaki yansımalarına bakılacak olursa artık işverenler, çalışanlarının yaratıcılığını arttıracak ortam hazırlayarak ve onları teşvik ederek bu gelişmenin bir parçası olmayı hedeflemektedir. Peki, yaratılan ürünlerdeki söz sahibi kim olacaktır? “Eser sahibi” ile “hak sahibi” kavramlarının farklı kişiler olabileceğini öncelikle belirtmemiz gerekir. İşçinin manevi hakların sahibi olduğu ve işverenin de eder üzerindeki sahibi olduğu mali hakları kullanma yetkisi her ikisi içinde tartışmasızdır. İşverenin mali hakların kullanımı bakımından gerekli olduğu ölçüde manevi hakların kullanılabileceği de kabul edilmektedir. Burada “gerekli olan ölçü” her somut olaya göre değişebilmektedir. İşverenin bu haklarını kullanırken işçinin şeref ve haysiyetine zarar verecek davranışlardan kaçınması tartışmasızdır. Tespit edilip, incelenmesi gereken konu mali haklardan yararlanmanın gerektirdiği ölçütün ne olduğudur? Bu hakkı her durumda kullanabilecek midir?