Bilindiği üzere, evlilik birliğinin temelinde eşlerin birbirine karşı sadakat yükümlülüğü, özen yükümlülüğü, maddi gelir ve giderlere katılma gibi belli başlı borçları bulunmaktadır. Bu borçların yerine getirilmemesi eşlerden birinin kusuru olarak kabul edileceği gibi aynı zamanda boşanmada haklı bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanma sebebi olarak, eşlerden birinin diğerine karşı evlilik birliğini sarsacak nitelikte bir kusur işlediği öne sürülüyorsa bu durumdan bahsedebiliriz. Eşlerin birbirine karşı, evliliği sürdürürken fiziksel şiddet uygulaması, hakaret etmesi, ahlak dışı tekliflerde bulunması, zina, cinsel ilişkiden kaçınması, haysiyetsiz yaşam sürmesi gibi davranışları boşanma esnasında kusur olarak nitelendirilen davranışlara örnek verilebilir. Boşanma davalarında, kusur ilkesinin varlığı hem davanın işleyişine hem itiraz hakkını hem de talep edilecek tazminat miktarını etkileyecek sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Evliliğin iptali, gerçekleşmiş olan bir evliliğin mahkeme kararıyla geçersiz hale getirilmesidir. Bu konu boşanması davası ile karıştırılmamalıdır, her ne kadar Aile Hukuku alt başlıklarından olsa da evliliğin iptali ve boşanma davası hukuken farklı anlamlar ifade etmektedir. Yürürlükte olan Medeni Kanunumuz evliliğin iptal sebeplerini mutlak ve nisbi butlan olmak üzere 2 ayrı başlıkta incelemiştir.